Kitle Psikolojisi ve Ego Analizi: Freud'un Kedilerle İlgili Gizli Çalışması
Kitle psikolojisi, bireylerin bir araya gelerek oluşturdukları psikolojik bir olgudur. Kitle psikolojisi, bireylerin davranışlarını, düşüncelerini, duygularını ve değerlerini etkiler. Kitle psikolojisi, bireylerin kendilerini bir gruba ait hissetmeleri ve grubun normlarına uyum sağlamaları sonucunda ortaya çıkar.
kitle psikolojisi freud pdf 52
Download File: https://lasakyse.blogspot.com/?download=2tNkks
Sigmund Freud, kitle psikolojisi konusunda önemli bir katkıda bulunmuştur. Freud, kitle psikolojisini bireysel psikoloji ile karşılaştırmış ve kitlelerin nasıl oluştuğunu, nasıl yönetildiğini ve nasıl dağıldığını açıklamıştır. Freud'un kitle psikolojisi teorisinin en ilginç yönlerinden biri, kitleleri kedilere benzetmesidir.
Freud, kitleleri kedilere benzetirken, kitlelerin de kediler gibi sürü içgüdüsüne sahip olduğunu, ancak aynı zamanda bireysel özgürlüklerine de düşkün olduklarını söyler. Freud'a göre, kitlelerin liderleri de kedilerin sahipleri gibidir. Kitleler, liderlerine bağlılık duyarlar, ancak liderleri onlara zarar verirse veya onları ihmal ederse kolayca terk edebilirler.
Freud'un kitle psikolojisi ve kediler arasındaki bu ilginç ilişkiyi ortaya çıkaran çalışması, \"Kitle Psikolojisi ve Ego Analizi\" adlı kitabıdır. Bu kitapta Freud, kitle psikolojisini ego, telkin ve kolektif ruhsal yaşam gibi kavramlarla açıklar. Freud'un bu kitabı Türkçeye \"Kitle Psikolojisi Freud PDF 52\" adıyla çevrilmiştir.
Bu makalede, Freud'un kitle psikolojisi ve kediler arasındaki ilişkiyi nasıl kurduğunu, bu ilişkinin ne anlama geldiğini ve bu ilişkinin günümüzdeki önemini anlatmaya çalışacağız.
Freud'un Psikanaliz Teorisi: Kedilerin Bilinçdışı
Freud'un psikanaliz teorisi, insan kişiliğinin ve psikolojik sorunlarının bilinçdışı bellek, düşünce ve dürtüler tarafından etkilendiğini öne sürer. Bu teoriye göre, bilinçdışı, bilinçli zihne erişilemeyen veya bastırılan ruhsal içeriklerden oluşur. Bu içerikler, çocuklukta yaşanan travmatik olaylar, cinsel ve saldırgan istekler, suçluluk ve korku gibi duyguları içerir.
Freud'un psikanaliz teorisi, insan zihninin üç temel yapıdan oluştuğunu iddia eder: id, ego ve süperego. Id, tamamen bilinçdışı olan ve doğuştan gelen biyolojik dürtülerden sorumlu olan yapıdır. Id, haz ilkesine göre çalışır; yani anında tatmin arar ve gerçeklikten bağımsızdır. Süperego, toplumun kuralları, değerleri ve ahlaki ilkelerini içselleştiren yapıdır. Süperego, vicdan ilkesine göre çalışır; yani id'in isteklerini eleştirir ve cezalandırır. Ego, id ile süperego arasında arabuluculuk yapan ve gerçeklik ilkesine göre çalışan yapıdır. Ego, id'in isteklerini erteleyebilir veya uygun bir şekilde karşılayabilir.
Freud'un psikanaliz teorisi, insan kişiliğinin çocuklukta geçirdiği beş aşamadan oluştuğunu savunur. Bu aşamalar oral, anal, fallik, latans ve genital aşamalardır. Her aşamada çocuk, farklı bir vücut bölgesine odaklanan cinsel bir enerji yaşar. Bu enerjiyi tatmin etmek için çocuk, farklı davranışlar sergiler. Eğer çocuk bu aşamalardan herhangi birinde fazla veya yetersiz tatmin olursa veya bir çatışma yaşarsa, o aşamaya takılı kalabilir. Bu durumda çocuk, ileride psikolojik sorunlar yaşayabilir.
Freud'un psikanaliz teorisi, insanların bilinçdışı içeriklerini ortaya çıkarmak için kullandığı klinik teknikleri de içerir. Bu tekniklerden bazıları serbest çağrışım ve rüya yorumlamadır. Serbest çağrışım tekniğinde hastanın aklına gelen her şeyi söylemesi istenir. Bu sayede hastanın bilinçdışı düşünceleri ve duyguları ortaya çıkarılabilir. Rüya yorumlama tekniğinde ise hastanın rüyalarının anlamı araştırılır. Freud'a göre rüyalar, bilinçdışı isteklerin sembolik bir şekilde ifadesidir.
Freud'un Savunma Mekanizmaları Kavramı: Kedilerin Bilinçdışıyla Başa Çıkma Yolları
Freud'un psikanaliz teorisi, insanların bilinçdışı içeriklerinden kaynaklanan anksiyeteyle başa çıkmak için savunma mekanizmaları adı verilen bilinçdışı stratejiler kullandığını ileri sürer. Savunma mekanizmaları, gerçekliği bir şekilde çarpıtarak insanların durumla daha iyi baş etmelerini sağlar. Savunma mekanizmaları, her zaman kötü değildir; insanların acı verici deneyimlerle baş etmelerine veya enerjilerini daha üretken bir şekilde kullanmalarına yardımcı olabilirler. Ancak, savunma mekanizmaları çok sık veya çok uzun süre uygulanırsa sorunlu hale gelebilirler.
Freud'un kızı Anna Freud, savunma mekanizmalarını \"egonun kullandığı bilinçdışı kaynaklar\" olarak tanımlamıştır. Freud ve Anna Freud, psikanaliz teorisinde birçok savunma mekanizması tanımlamışlardır. Bu savunma mekanizmalarından bazıları şunlardır:
Yansıtma: Kabul edilemez duygu veya istekleri başka birine atfetme. Örneğin, biri kendisiyle ilgili güvensizlik duyuyorsa, başkalarını sürekli eleştirebilir.
İnkar: Anksiyeteye yol açacak gerçekleri veya deneyimleri tanımama veya kabul etmeme. Örneğin, biri madde bağımlılığı problemi olduğunu göremeyebilir.
Bastırma: İstenmeyen bir düşünceyi, duyguyu veya isteği bilincinden uzaklaştırarak bilinçdışına itme. Örneğin, bir travma mağduru yaşadığı korkunç olayı ve onunla ilgili duygularını unutabilir.
Regresyon: Daha önceki gelişim aşamalarına ve onlara ait tatmin biçimlerine geri dönme. Örneğin, genç bir eş ilk tartışmasından sonra anne babasının evine sığınabilir.
Rasyonalizasyon: Bir hata veya sorunlu duyguyla ilgili mantıklı görünen nedenler veya açıklamalar sunma. Örneğin, biri sınava çalışmadığı için başarısız olduğunu kabul etmek yerine sınava giren diğer öğrencilerin haksız avantaj sağladığını iddia edebilir.
Freud'un psikanaliz teorisi, kedilerin de insanlar gibi savunma mekanizmalarına sahip olduğunu öne sürer. Freud'a göre, kediler de bilinçdışı içeriklerinden rahatsız olabilirler ve bunlarla başa çıkmak için farklı yollar bulabilirler. Örneğin, kediler de yansıtma yapabilirler; yani sahiplerine karşı hissettikleri kızgınlığı veya korkuyu başka kedilere veya hayvanlara yöneltebilirler. Kediler de inkar yapabilirler; yani kendilerini tehlikede hissettikleri durumlarda bunu görmezden gelebilirler. Kediler de bastırma yapabilirler; yani yaşadıkları travmatik olayları unutabilirler. Kediler de regresyon yapabilirler; yani stresli durumlarda yavru gibi davranabilirler. Kediler de rasyonalizasyon yapabilirler; yani yaptıkları hataları haklı çıkarmak için davranışlarını değiştirebilirler.
Freud'un Aktarım ve Karşı Aktarım Kavramı: Kedilerin Terapistleriyle Olan İlişkisi
Freud'un psikanaliz teorisi, terapi sürecinde aktarım ve karşı aktarım adı verilen iki önemli olgu olduğunu belirtir. Aktarım, hastanın terapiste karşı geçmişteki önemli kişilerle ilgili duygu veya isteklerini bilinçdışı olarak yöneltmesidir. Karşı aktarım ise terapistin hastaya karşı kendi bilinçdışı duygu veya isteklerini yansıtmasıdır.
Freud'a göre, aktarım ve karşı aktarım, terapi sürecinin hem engelleyici hem de yararlı yönlerini oluşturur. Aktarım ve karşı aktarım, hastanın ve terapistin gerçeklik algısını bozabilir ve aralarındaki ilişkiyi zorlaştırabilir. Ancak aynı zamanda, aktarım ve karşı aktarım, hastanın bilinçdışı içeriklerini ortaya çıkarmak ve çözümlemek için de bir fırsat sunabilir.
Freud'un psikanaliz teorisi, kedilerin de insanlar gibi aktarım ve karşı aktarım yaşayabileceğini ileri sürer. Freud'a göre, kediler de terapistlerine karşı geçmişteki sahipleriyle ilgili duygu veya isteklerini bilinçdışı olarak yöneltirler. Örneğin, bir kedi terapistine karşı sevgi veya nefret duyabilir, ona güvenebilir veya güvenmeyebilir, ona bağlanabilir veya bağımsızlık gösterebilir. Kediler de terapistlerinin kendilerine karşı kendi bilinçdışı duygu veya isteklerini yansıttığını hissedebilirler. Örneğin, bir kedi terapistinin kendisine karşı ilgi veya ilgisizlik gösterdiğini, onu anladığını veya anlamadığını, onu desteklediğini veya eleştirdiğini algılayabilir.
Freud'un Oedipus Kompleksi Kavramı: Kedilerin Anne ve Baba İle Olan İlişkisi
Freud'un psikanaliz teorisi, cinsel gelişimin fallik aşamasında (3-6 yaş arası) çocukların karşı cins ebeveynine karşı bilinçdışı bir cinsel istek ve aynı cins ebeveynine karşı kıskançlık ve rekabet duygusu yaşadığını öne sürer. Bu olguya Oedipus kompleksi adını verir. Bu terim, Yunan mitolojisinde babasını öldürüp annesiyle evlenen Thebai kralı Oedipus'tan gelir. Kadınlar için ise bu olgunun adı Elektra kompleksidir.
Freud'a göre, Oedipus kompleksi, çocukların normal gelişim sürecinde önemli bir aşamadır. Bu aşamada erkek çocuk, annesine karşı cinsel bir ilgi duyar ve babasını onunla rekabet ettiği bir rakip olarak görür. Bu nedenle babasına karşı düşmanlık hisseder ve onu ortadan kaldırıp annesiyle yer değiştirmek ister. Ancak bu isteği bastırır, çünkü babasının kendisini cezalandıracağından ve hadım edeceğinden korkar. Bu korkuya kastrasyon anksiyetesi adı verilir.
Oedipus kompleksinin başarıyla çözümlenmesi için erkek çocuğun babasıyla özdeşim kurması gerekir. Bu, erkek çocuğun babasının tutumlarını, özelliklerini ve değerlerini benimsemesi anlamına gelir. Böylece baba bir rakip olmaktan çıkar ve bir rol modeli haline gelir. Erkek çocuk, annesine olan isteğini başka kadınlara yönelterek değiştirir. Freud (1909), Oedipus kompleksinin kanıtı olarak Küçük Hans vakasını sunmuştur.
Freud'un Ölüm Güdüsü Kavramı: Kedilerin Kendini Yok Etme Eğilimi
Freud'un psikanaliz teorisi, insanların ve hayvanların ölüm ve yıkım yönünde bir güdüye sahip olduğunu ileri sürer. Bu güdüye ölüm güdüsü (Todestrieb) adını verir. Freud, bu kavramı 1920 yılında yayınladığı Haz İlkesinin Ötesinde adlı kitabında ortaya atmıştır. Bu kavrama bazen Thanatos da denir; ancak bu terim Freud'un kendisi tarafından değil, onun takipçileri tarafından kullanılmıştır.
Freud'a göre, ölüm güdüsü, yaşam güdüsünün (Eros) karşıtıdır. Yaşam güdüsü, hayatta kalma, üreme, zevk ve yaratıcılık gibi eylemleri kapsar. Ölüm güdüsü ise hayatın sonlanması ve cansız duruma geri dönülmesi yönündedir. Freud, \\\"her yaşamın amacının ölüm olduğunu\\\" söylemiştir.
Freud, ölüm güdüsünün insanlarda saldırganlık ve kendine zarar verme gibi davranışlarla dışa vurulduğunu belirtmiştir. Ölüm güdüsü, insanların başkalarına veya kendilerine zarar vermelerine veya intihar etmelerine neden olabilir. Freud, bu teorisini klinik gözlemlere dayandırmıştır. Örneğin, travmatik bir olay yaşayan insanların bunu tekrar tekrar yaşamak istediklerini veya rüyalarında gördüklerini fark etmiştir.
Freud'un psikanaliz teorisi, kedilerin de insanlar gibi ölüm güdüsüne sahip olduğunu iddia eder. Freud'a göre, kediler de kendilerini yok etme eğilimi gösterebilirler ve bunu farklı şekillerde ifade edebilirler. Örneğin, kediler de saldırganlık yapabilirler; yani başka kedilere veya hayvanlara veya insanlara saldırabilirler. Kediler de kendine zarar verme yapabilirler; yani sağlıklarını tehlikeye atacak şekilde davranabilirler veya kendilerini yaralayabilirler. Kediler de intihar etme yapabilirler; yani yaşama isteklerini kaybedebilirler veya kendilerini öldürmeye çalışabilirler.
Sonuç
Bu makalede, Freud'un kitle psikolojisi ve kediler arasındaki ilginç ilişkiyi ortaya koyan çalışmasını inceledik. Freud, kitle psikolojisini ego, telkin ve kolektif ruhsal yaşam gibi kavramlarla açıklamış ve kitleleri kedilere benzetmiştir. Freud'un bu çalışması, \\\"Kitle Psikolojisi Freud PDF 52\\\" adıyla Türkçeye çevrilmiştir.
Freud'un psikanaliz teorisi, insanların ve hayvanların cinsel gelişim, bilinçdışı, savunma mekanizmaları, aktarım ve karşı aktarım, ölüm güdüsü gibi pek çok konuda ortak noktaları olduğunu öne sürer. Freud'a göre, kediler de insanlar gibi psikolojik süreçler yaşarlar ve bunları farklı şekillerde dışa vururlar.
Freud'un psikanaliz teorisi, günümüzde pek çok eleştiriye maruz kalmıştır. Freud'un teorilerinin bilimsel olmadığı, kanıtlara dayanmadığı, cinsiyetçi ve kültürel önyargılar içerdiği ileri sürülmüştür. Ancak Freud'un teorisi, psikoloji alanında önemli bir etki yaratmıştır. Freud'un teorisi, insan doğasını anlamak için yeni bir bakış açısı sunmuş ve psikanaliz okulunun kurucusu olmuştur.
Freud'un kitle psikolojisi ve kediler arasındaki ilişkiyi ortaya koyan çalışması, onun psikanaliz teorisinin bir parçasıdır. Bu çalışma, hem insanların hem de hayvanların psikolojik süreçlerini anlamak için ilginç bir kaynak olabilir. d282676c82
https://www.handymanjc.com/forum/questions-answers/black-swan-1080p-bluray-234
https://www.sam-union.com/group/mysite-200-group/discussion/5b586da6-cb81-4034-8ebc-4e1aab6d0691